Tercümanların Zor Anları
Teknik cihazlar ve tercümanlar mat olmuştu, bunun adını baştan koyalım. Anlatınca siz de hak vereceksiniz.
Fırtına gibi başlayan sunum karşısında, tercümanların yüzünü göremesek de alabora olduklarını tahmin etmek zor değildi. Karadenizliliğinden ödün vermeyen bir akademisyenin, sunumu sırasında Simultane Tercümanlara neler yaşatabileceğine bizzat tanık olduk ve az da olsa eğlendik.
Nerden baksan yedi, belki sekiz yıl oldu. Beraber iş yaptığımız bir ticari şirketin, Çankaya’da bir otelde yapmış olduğu üç günlük çalışma toplantısına davet edilmiştim. Sektörün önde gelen yabancı şirketlerinden de katılımcılar vardı ve iki farklı dilde çeviri yapılıyordu. Toplantının ilk günü açılış konuşmaları ve şirket hakkında genel bilgilendirmelerle geçti. İkinci güne ise, bir üniversite hocasının yapmış olduğu sunumla başladık. O sabah sunuma, hem Fransızca Tercümanın hem de İngilizce Tercümanın yaşamış oldukları sıkıntılı anlar damgasını vurdu.
Ankara’nın gözde üniversitelerinin birinde doçent olan Mustafa Hocamız iyi bir Karadenizliymiş. Bu konuda tavizi yokmuş. O gün biz de şahit olduk! Sunumuna fırtına gibi girdi ve fırtına dineceğe benzemiyordu. Fazla sürmedi, yabancı misafirlerin bir kısmı kulaklıklarının ayarları ile oynamaya başladılar. Sunum Türkçe olduğu için ben kulaklık takmamıştım. Sonra anladık ki tercümanlar, hoca çok hızlı ve duraksamadan konuştuğu için çeviride zorlanıyorlarmış. Yapılan rica üzerine, hoca “tamam” dedi ve devam etti.
Bu saatten sonra ben de merakımdan kulaklığımı takarak çeviriyi takip etmeye başladım. Beş altı dakika sonra çeviri tekrar durdu. Tüm kafalar arka tarafta içi görülmeyen Toplantı Tercümesinin yapıldığı kabinlere döndü. Tercümanlara üzülmüştük. Tekrar daha yavaş ricası geldi. Mustafa hoca: “Ne yapayım olmuyor, Karadenizliyiz” dedi ve gülüşmeler başladı. Sonrasında “tamam tamam daha dikkatli olacağım” dedi ve tekrar başladı anlatmaya. Artık kaldığı yerden konuşmaya devam etmesi kolay olmayacaktı. Şu an o salonda değil de Karadeniz’in yaylalarında olmak için neler vermezdi!
Mustafa Hoca ikazlar sonrasında dikkatini hıza yoğunlaştırdı. Katılımcılar da sunumun içeriğinden ziyade hocanın hızını takip etmeye başladı. An geçmiyordu ki salonun bir tarafından gülüşmeler kopmasın. Mustafa Hoca ara ara arka kabinlere dönüp bakmamızı yakaladı ve oda işi gırgıra vurdu. Güzel bir gün geçirdik!
Simultane ekipmanlar, tercümanlar ve teknik ekip Mustafa Hoca’ya yenilmişti o gün. Hız, oyunu bozmuştu! O günden sonra Mustafa Hoca’ya rast gelmedim ama umarım kendisini bir daha dinleme imkânı bulabilirim.
Tahsin ATEŞ
20.01.2018
Ankara