Talihsiz Ziyaret
Geçen kış yurt dışından gelen yeğenimin başından geçen olaylar çok “talihsizdi.” En azından ben sadece “talihsizce” olduğunu sanıyordum.
Yeğenim Ahmet İsviçre’den geliyordu ve işle ilgili bazı gelişmeleri halletmesi gerekiyordu. Bir yeminli tercümanla birlikte belgelerini topladı.
Ancak yaşadığı olaylar işiyle alakalı değildi. Geldikten kısa bir süre sonra caddede karşıdan karşıya geçerken araba çarptı. Neyse ki durumu çok ağır değildi. Bacağında yaşadığı incinme onun bir hafta daha İzmir’de kalmasına neden oldu. Neredeyse araba çarptığına sevinecektim. Birlikte büyümüştük ve hiç görüşemiyorduk. O İsviçre’de ben İzmir’de çalışmak zorunda kalınca kopmuştuk. O fazladan bir haftalık dönemde küçükken yaptığımız yaramazlıkları konuştuk, güldük.
Araba çarptıktan sonra yapması gereken bütün evrak işleri kaldı. Kendisi uğraşmak yerine yeminli tercüme bürosu buldu. Ankara’daki Tercüme Bürosu ile anlaştı. Telefonla yataktan hallettiği işlerine pek kafam basmadığı için aldırmadım. Ama telaşından görülüyordu. Fransızca patent tercümesi gibi önemli evrakları istiyordu.
Bu işler görülürken yeğenim ayaklandı. Ayaklandı ayaklanmasına ama bir aksilik daha oldu. İsviçre’de kayak yaparken sapa sağlam kalan adam bu kez salonda kayıp düştü. Arabanın çarptığı bacağını neredeyse kullanamaz hale geldi. Aslında nedeni sabırsızca ayağa kalkmak istemesiydi. İyileşmeden ayağa kalkınca kayan halıda ayağını bir kez daha incitmişti. Bu ziyaret aklımda hep talihsiz ziyaret olarak kaldı. Ona da böyle diyerek dalga geçtim.
Ama yatsa da işi elden bırakmadı. Yatalak kaldığı günlerde Fransızca tercüme bürosu ile iletişim halindeydi. Şirket belgelerinin noter onaylı tercümesi için uğraşıyordu. Bir yandan mahkeme kararı tercüme ettirip, diğer yandan vekaletname tercümesiyle boğuşuyordu. Tüm bunları neden yaptığı bunca zahmete neden katlandığı sonradan ortaya çıktı.
Yeğenim Ahmet hiç evlenmemişti. Amansız bir kanser hastalığına yakalanmıştı. Kısa bir zamanı kalmıştı. Üzerine kayıtlı mal varlığını bırakacak kimse yoktu. Meğer bunun için gelmiş, sonradan öğrendim. Çok dil döktüm hayata tutunması için. Ancak bu haldeyken bile benim için uğraşmıştı. Fransızca tercüman bulup devir teslim işlemleri için dilekçe tercümesi yaptırmıştı. İnanılır gibi değildi ama her şey bir anda olup bitivermişti.
Sinan YURTSEVEN
14.04.2018
İzmir