Haruki Murakami’yi Anlamak
Edebiyatı sevmeyen sanırım yoktur değil mi?
Zaten edebiyat bir sanat dalı olarak öylesine kapsamlı ki şiir, roman, öykü, deneme derken en azından bir tanesi mutlaka seviliyordur. Üstelik şiir okumadan, bir romanın sayfaları arasında kaybolmadan, bir öyküde içsel yolculuğa geçmeden yaşanan yaşam, yaşam mıdır? En azından ben böyle düşünüyorum ve İngilizce eğitim veren bir okuldan mezun olduğumdan, genelde İngilizce kitapları orijinalinden okuyorum ama son dönemlerde gözde yazarım Haruki Murakami olunca ister istemez yolum Tercüme bürosu ile kesişti zira Japonca tercüman gereksinimi ortaya çıktı. Nasıl mı? Hemen anlatayım o zaman.
Haruki Murakimi Japonya’nın 20. Yüzyılda dünyaya armağan ettiği en büyük yazarlardan birisi. Yazara merak sardığımda neden ilgimi çektiğini bir kere daha anladım ki, ortak tutkumuz caz ve biliyorum ki caz sevenler arasında ortak bir dil oluşuyor. Yazarın çok bilinen “İmkansızlığın Şarkısı” kitabını Türkçe çeviri ile okudum. Açıkçası bu bana yeterli gelmedi ve özellikle çok merak ettiğim Karanlıktan Sonra, Dance Dance Dance, Fırın Saldırısı ve 1Q84 isimli eserlerini orijinalinden okumak isteyince ne yapabilirim diye ufak çaplı bir araştırma yaptım ve karşıma Kızılay Tercüme Bürosu çıktı.
Özellikle bu konuda son derece hassas olduğumdan Ankara’daki yerlerine bizzat giderek tam olarak ne istediğimi anlattım. Belki biraz ukalalık yapmış olabilirim bilmiyorum ama onlara kendimi doğru ifade ettiğimi düşünüyorum. Onlar da bana Japonca tercüme hizmeti verebileceklerini ifade ettiler. Üstelik bu hizmeti Japonca yeminli tercüman aracılığı ile verebileceklerini söyleyince, fiyat olarak da karşıma ödeyebileceğim bir değer çıkınca internet üzerinden getirttiğim kitapları önlerine koydum ve oradan çıktım. Karşılıklı olarak uygun gördüğümüz zaman diliminde bu 4 kitabın Japonca tercümesini aldım ve okumaya başladım.
Kesinlikle kitapları okurken anladım ki, bir eseri kendi dilinden okuyacaksın yok eğer okuyamıyor ise mutlaka işinin ehli birine teslim edeceksin. Buna bir örnek vermek gerekir ise usta şair Cemal Süreya’nın şiirleri bizim dilimizde mi daha iyi anlaşılır yoksa rastgele yapılan bir çeviride mi? Zira çeviri işi ayrı bir yetenek ister ve 3. Kez çevrildiğinde işin ruhu kaybolur. Duygusu da.
Nevin ATATEKİN
20.04.2018
Ankara