Bir Öğrenci İtirafı
Bazen karşılaştığımız olayların heyecanı ile bizim “çok bilmişliğimiz” bir araya geldiğinde hata yapmak kaçınılmaz oluyor.
Yapılan hataların mahiyeti, yapıldıkları sırada pek düşünülmüyor. Ancak belirli bir olgunluğa eriştikten sonra üzerinde düşünmeye ve aslında yanlış olduğunu kavramaya başlıyoruz.
Ankara’da, okuduğum Anadolu Lisesi’nde planlayıp hayata geçirdiğim küçük sahtekarlık bunlardan biriydi. Aslında her şey, üç senedir ikinci yabancı dil olarak aldığımız Fransızca dersinin hocasının sınav yapmak yerine bize Fransızca tercüme ödevi vermesiyle başladı. Sınav notu yerine geçecek olan tercüme ödevleri için Solmaz Hoca bize bir gece mühlet vermişti. Ertesi gün çeviriyi teslim etmemiz gerekiyordu.
O dönem etrafımızda bir gecede çeviri yapabilecek kadar iyi Fransızcası olan birini bulmak o kadar kolay değildi. Tabi bir şekilde bu dile hakim bir tanıdığı olan öğrenciler mutlaka az ya da çok yardım almıştır diye düşünüyorum fakat hiç kimse hileyi benim kadar profesyonelliğe dökmemiştir. Solmaz Hoca ödevle ilgili ayrıntılardan bahsederken aklıma, mesleği yeminli tercüman olan bir aile büyüğümüz geldi. Böyle bir mesleğin ve her dilde tercüme hizmeti veren kurumların olduğunu hatırladım. Şeytanlık aklıma düşmüştü bir kere. Tabi bu arada Fransızca notlarımın hayli sorunlu olduğunu ve not ortalamasının üniversite için gireceğimiz sınavda ne denli önemli olduğunu söylememe gerek yok sanırım…
Planı yapmıştım. Dersten sonra hasta olduğum bahanesiyle müdür yardımcısından izin alarak okuldan çıktım ve ilk iş olarak söz konusu tercüman yakınımızı aradım. Ona, bir arkadaşımın babasının Fransızca tercüme hizmetine ihtiyacı olduğunu, onları bir yere yönlendirip yönlendiremeyeceğini sordum. Neyse ki isteğimi geri çevirmedi ve hemen orada bana bir numara verdi. “İletişime geçsinler, akıllarında soru işareti kalırsa beni arasınlar. Kızılay’da Fransızca tercüme yapan başka bir arkadaşım daha var, ona da yönlendirebilirim” dedi. Bana ayaküstü Ankara tercüme bürosu bakımından aslında ne kadar zengin bir şehirdir temalı kısa bir nutuk çektikten sonra telefonu kapattı.
Tahmin edebileceğiniz gibi hemen bana verdiği numarayı arayarak büroyla iletişime geçtim. Fazla ayrıntıya girmeden kısa bir Fransızca çeviri ihtiyacım olduğunu ve son derece acil olduğunu söyledim. Hemen çantamdaki tercüme ödeviyle birlikte verdikleri adrese gittim. Son derece sıcakkanlı olan çeviri ve editör ekibiyle tanıştım. Saçma sapan bir hikaye uydurduktan sonra ödev kağıdını uzattım. Yarın sabah çeviriyi teslim alabileceğimi söylediler. Ertesi sabah okuldan önce oraya uğradım ve çeviriyi teslim aldım. (Bu arada o hafta babamdan fazla fazla aldığım harçlık da işe yaramıştı.) Ödevimi teslim almıştım fakat kusursuzluk dikkat çekici olabilirdi. Fazla mükemmel bir ödev inandırıcı olmayabilir düşüncesiyle çevirinin üzerinde bir iki küçük değişiklik yaptıktan sonra derse girerek ödevimi teslim ettim.
Sonuçta sınıftaki en yüksek notu ben almıştım.
O dönem boyunca Solmaz Hoca kalan iki sınav için de aynı şekilde tercüme ödevi verdi ve ben elbette aynı yöntemi kullandım. Yıl sonunda Fransızca karne notum son derece tatmin ediciydi. Aradan yıllar geçti ama ben Fransızca tercüme bürosu ile işbirliği içinde (her ne kadar onların haberi olmasa da) hayata geçirdiğim bu küçük de olsa utanç verici sahtekarlık hikayemi asla unutmam. Buradan Solmaz Hoca’ya sesleniyorum; lütfen kusuruma bakmayın hocam.
Selim EGELİ
15.01.2018
Ankara